- Yönetici
- Genel
- 20.10.2023
- 647 Görüntülenme
BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÖZERİNDE ETKİSİ
BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÖZERİNDE ETKİSİ
1.1. Boşanmanın Tanımı Boşanma, resmi sicile tescil edilmesi, geçerli bir evliliğin, eşlerden birinin talebi üzerine hâkim kararı ile sona erdirilmesi ve aile birliğinin kendinden beklenen faydaları sağlayamaması ve dağılması sonucunu doğurduğu için sosyal yönden doğru karşılanmaması gereken bir olgudur. (Tüzün, 2004) Hukuk yönünden boşanma, evlilik sözleşmesinin sona ermesidir. Ancak ruhsal açıdan, ailenin bölünmesine ya da tümden dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini sarsan karmaşık bir olaydır. Boşanmaların büyük çoğunluğunun evliliğin ilk yıllarında olduğu düşünülürse, aile birliğinin bozulmasından en çok zarar görenlerin, küçük çocuklar olduğu ortadadır. Gerçekten, kişiliğin geliştiği bu ilk yıllarda çocuk için en önemli şey, analı babalı bir yuvada, sevilerek, güven duyarak yetişmektir. Ne yazık ki, çağımızda boşanma oranı gittikçe yükseliyor; tüm karı kocalar da bir yastıkta kocamıyorlar. Kimi batı ülkelerinde, her dört evlilikten biri boşanma ile bitmektedir, ikinci evlilikler ise yarıya yakın oranda arısız olmaktadır. Ülkemizde de boşanma sayısında, günden güne artma olduğu bir gerçek. (Tüzün, 2004) 1.2. Boşanma Evlilikte uyum istenilen ve beklenilen bir durum olmasına rağmen toplumsal yaşamda ortaya çıkan zorluklar bu uyumu bozmakta ve ortaya sorunlar çıkmaktadır. Sorunlar aile yapısını kökünden sarsacak bir olgu kazandığında boşanma, kaçınılmaz bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. (Özdemir, 2006) Boşanma, kişilikleri, sosyo kültürel değerleri, alışkanlıkları ve tepkileri ile birbirine uyum sağlayamayan, bir arada iken herhangi biri ya da her ikisinin de sosyal, mesleki sorunlar yaşadığı; vücutsal ve ruhsal yakınmalar geliştirebildiği kişilerin ayrı ayrı daha sağlıklı olabilmesi temeline dayanan bir sosyal gerçekliktir. (Öztürk, 2006) Boşanma, eşler için mutsuz bir evlilikten çıkış veya kurtuluş gibi görünse de, gerçekte büyük umut ve beklentilerle kurulmuş olan evliliğin ve aile sisteminin yıkımı demektir. Ayrılmanın kaçınılmaz ve gerekli olduğu durumlarda dahi boşanmayla sorunlar eşler açısından tam olarak bitmeyebilmekte, boşanma eşleri psiko-sosyal, ekonomik yönden sarsabilmektedir. Bu nedenlerden dolayı genel olarak boşanma, evlilik öncesi özgürlüğe tam bir dönüş veya kurtuluş, yani yeni bir bekârlık dönemi olarak görülmemesi gerekiyor. (Yörükoğlu 2003). 1.3. Boşanmanın Nedenleri Türkiye’de boşanmaların en önemli nedeni geçimsizliktir. Bu nedenle sürekli olarak artmaktadır. Geçimsizlikten sonra gelen en önemli neden ise terk ve zinadır. Oransal olarak bakıldığında ülkemizde boşanmaların %91.9 geçimsizlik, %3.7 si terk, %1.3 ü zina ve %3.1 i de diğer nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu üç istatistik bize her şeyi gözler önüne koymaktadır. (Yazıcıoğlu, 1995) Toplumumuzda eşlerden birinin sadakatsizliği ya da evi erk etmesi nedeniyle gerçekleşen boşanmalar da ahlaki normlar, geleneksel değerler yargıları ve genel kabuller nedeniyle “Geçimsizlik” adı altına kayda geçmektedir. Hatta çiftlerin anlaşmalı bir şekilde boşanmaya karar verdikleri durumlarda gerçek nedenlerine bakılmaksızın “Geçimsizlik” kategorisinde yer almaktadır. Şimdi Boşanmanın asıl sebeplerine baktığımız zaman alttaki başlılarla detaylı bir şekilde izahı olacaktır. (Yazıcıoğlu, 1995) 1.3.1. Ekonomik Sebepler Gerçekleştirilen bazı araştırmalar tek başına düşük sosyo ekonomik düzeyin de boşanma nedeni olabileceğini göstermektedir. Ekonomik olarak kişilerin evliliğinde; evin ihtiyaçlarının karşılanamaması, maddi gelir elde etmek için suça yönelik olası davranışlar ve işsizlik gibi durumlar evlilik dengesini bozarak boşanmaya yol açabilmektedir. Ayrıca düşük sosyo ekonomik düzeyde yaşayan kişiler evliliklerinde sevgilerini göstermeye daha az eğilimli olabilmektedir. Bu durum ise evlilikteki uyumu olumsuz biçimde etkilemektedir. (Seçer, 2013) “Görüş sürekli işsizliğin, çiftin sahip olduğu sosyal destekleri zaman içerisinde kaybederek, aile üyelerinin ihtiyaçlarının karşılanamamasına yol açtığını, bu durumun eş ilişkisini olumsuz etkilediğini ve boşanma riskini artırdığını belirtmektedir.” 1.3.2. Eğitim Durumu Eşitsizliği Evlilikte problem kaynağı olabilecek durumlardan birisi; eşlerin eğitim durumlarını ve mesleki statülerini güç objesi olarak birbirlerine karşı kullanmaları noktasında ortaya çıkabilmekte, evliliğin birlik yapısını zedeleyen bu durum, tarafların boşanmasının yolunu açabilmektedir (Özgüven, 2000). 1.3.3. Dinsel ve Kültürel Farklılıklar Boşanmayı, Kültürel özgeçmişler tarafların algılama ve kavramlaştırma biçimlerini de etkileyebilir. Taraflar birbirlerinin davranışlarını anlamak ve öğrenmek yerine, etiketleme ve ayrıştırma yönünde bir eğilim içinde olduklarında birbirlerini ötekileştirmeye başlarlar. Bu durum aile içi çatışmaların yaygınlaşmasına neden olur. Bu durum da evlilik birliği açısından riskli bir durumdur. (Mavili Aktaş, 2008) 1.3.4. Evliliklerin Erken Yaşta Gerçekleştirilmesi Yirmi yaşın altındaki evliliklerde Aile Gelişim Teorisine göre aile yaşam çemberinin "eş seçimi aşaması" bozulmuştur. Bir aşamanın başarıyla tamamlanamaması diğer aşamaları da olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla çok gençler de dengeli bir evlilik için gerekli kaynaklardan yoksundurlar. Bu nedenle ortaya çıkan herhangi bir stres kaynağı (örneğin işsizlik), kolayca boşanmaya yol açabilmektedir. Ayrıca erken evliliklerinde evlilik öncesi cinsel ilişki, hamilelik nedeniyle evlenme, okulu bırakma, ebeveynlerden bağımsızlaşamama, yetişkin rol ve sorumluluklarını üstlenememe gibi sorunlar da evlilikte dengesizlik ve boşanma riskini artırmaktadır (Arıkan, 1992) İKİNCİ BÖLÜM BOŞANMANIN ÇOCUKLAR ÖZERİNDE ETKİSİ VE ORTAYAÇIKAN SORUNLAR 2.1. Boşanmanın Çocuğun Uyumu Üzerindeki Etkileri Bireyin psikolojik gelişimi üzerinde çok önemli bir dönem olan çocukluk ve bu dönemdeki ebeveyn çocuk ilişkileri, birçok kuram çerçevesinde incelenmektedir. Her çocuk için özellikle yaşamının ilk yıllarında anne babasıyla olan ilişkisi çok önemlidir. Anne babanın boşanması ise, hiç kuşkusuz hem çocuklar hem de ebeveynler için oldukça zor ve stresli bir süreçtir. Çocuk açısından düşünülecek olursa, o güne kadar en fazla bağlı olduğu iki kişiye yani anne ve babasına, bundan sonra eşit olarak ulaşamayacak ve dünyası bir anlamda bölünecektir. (Öngider, 2013) Boşanma eşlerin ilişkisinde ortaya çıkan değişikliklerin yanı sıra, boşanan çiftin ebeveyn olarak rolleri açısından da oldukça önemlidir. Ebeveynler açısından boşanmayı inceleyecek olursak, boşanma ile birlikte yeni bir yaşam kurma, hem eski eşle hem de çocuklarıyla yeni ilişki biçimleri geliştirme; ayrıca, boşanan anne açısından ortaya çıkan maddi zorluklar, sosyal ilişkilerde değişiklikler gibi aşılması gereken sorunlar gündeme gelmektedir. (Öngider, 2013) Boşanma sonrasında, çocuğun her iki ebeveyniyle de ilişkisi eskisine göre farklılaşacaktır. Boşanma sonrasında çocuk artık sadece tek bir ebeveyniyle ki genellikle bu ebeveyn anne olmaktadır, aynı evde yaşayacaktır. Bu nedenle, boşanma sonrasında evden ayrılan baba ile çocuğun ilişkisinde önemli değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Boşanma sonrasında, çocuğun gerek birlikte yaşadığı gerekse evden ayrılan ebeveyniyle görüşme sıklığı, anne ve babanın çocukla ilgili sorumlulukları ve çocukla ilgili işlerin yerine getirilmesi gibi birçok alanda büyük değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle hem anne hem de babanın boşanma sonrasında çocuklarıyla ilişkilerini sürdürürken yeni duruma uyum sağlamaları ve çocuklarıyla ilişkilerini yeniden yapılandırmaları gerekmektedir. Ancak bu dönemde anne ve baba da kendi açılarından zor bir dönem yaşamakta ve kendi sorunlarıyla başa çıkmaya çalışmaktadır. (Öngider, 2013) Boşanan anne babaların en büyük zorluklarından birisi, kendileri zor bir dönemden geçerken ve yeni bir duruma uyum yapmaya çalışırken çocuklarına daha fazla ilgi göstermek ve tutarlı olmak zorunda kalmalarıdır. Hem anne hem de babanın çocuklarının okuldaki ya da okul dışındaki etkinliklerine sık ve düzenli katılması çok önemlidir. Ayrıca, çocuğun bir ebeveyninin evinden diğerine gittiğinde kendisi için özel bir mekân, oyun arkadaşları gibi uygun koşulları bulması gerekmektedir. Bazı araştırmacılar tarafından, boşanma sonrasında anne-babanın birbirlerine ne kadar mesafede yaşadıklarının, çocuk üzerindeki etkilerinin bile çalışıldığı görülmektedir. (Öngider, 2013) Çocuğun ayrılığa vereceği tepkilerden biri de öfke ve kızgınlıktır. Bu öfke, ayrılığın kendisine, anneye ve babaya karşıdır. Çocuk, öfkesini her ortamda dışa vurabilir. Evde anne ya da babasına, okulda öğretmen ve arkadaşlarına karşı agresif davranışları dikkat çeker. Bağırır, çağırır, nedensiz öfkelenir ve kavga çıkarır. Aslında öfke çocuğun yeni hayata uyum sürecinde yaşanması gerekli bir duygudur. Çocuğun bu özelliğini bilmeyen anne ya da babalar öfkeye öfke ile cevap verebilirler. Bu durum çocuğun duygusal boşalımına engel olur ve dışa yansıtılmayan öfke ve kızgınlık, çocuğun içine kapanmasına ve kendini toplumdan tecrit etmesine neden olur. (Seçer, 2013) 2.2. Boşanma Sonrasında Çocuk Açısından Ortaya Çıkan Değişiklikler Boşanma sonrasında çocuk açısından ortaya çıkan ilk değişiklik, bundan sonra hem anne hem de babası ile aynı evi paylaşamayacağıdır. Boşanma sonrasında sadece tek bir ebeveyni ile aynı evde yaşayacak hatta birçok durumda yaşadığı ev, okulu, yaşadığı ortam değişecektir. Literatürde boşanmaların % 80’inden fazlasında çocuğun anneyle yaşadığı ve velayeti almayan ebeveyn denilirken kastedilenin baba olduğu belirtiliyor. Velayeti alan ebeveynlerin yani genellikle annelerin ise, psikolojik, maddi, sosyal vb. birçok alanda zorluklar yaşaması nedeniyle çocuklarına kısıtlı zaman ve enerji harcayabildikleri belirtilmektedir. (Seçer, 2013) Evde her iki ebeveyni ile birlikte yaşamasının çocuğun paylaşma, anlaşma ve uzlaşma gibi sosyal yetenekleri öğrenmesine yardımcı olabilmektedir. Bu bağlamda, boşanma sonrasında bir ebeveynin çocukla birlikte yaşamamasının çocuğun sosyalleşmesinde sorunlara yol açabilecektir. Elbette ki bir çocuğun hayatında ne anne ne de babasının yeri doldurulamaz. Hem anne hem de babanın ebeveynlik rolleri birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu nedenle, anne ve babanın boşanmasının ardından birbirlerinin evdeki yerlerini dolduramaya çalışmalarının ve çocuğu diğer ebeveyni ile görüştür-memelerinin çocuk üzerinde olumsuz etkileri olacağı belirtilmektedir. (Öngider, 2013) Boşanma sonrasında çocuğun aynı evde birlikte yaşadığı ebeveyninden duygusal destek, bilgi ve öğüt almaya ihtiyacı olmaktadır. Ancak boşanma sonrasında çocuklarıyla aynı evi paylaşan bazı ebeveynler, çocuklarına yardım edemeyecek kadar kendi sorunlarıyla ilgilenebilir. Boşanma sonrasında, desteğe çok ihtiyacı olduğu bir süreçte aynı evi paylaştığı ebeveyninden ihtiyacı olan desteği göremeyen çocuklar için, arkadaşları ya da büyükanne büyük-baba gibi akrabaları önemli destek kaynakları olabilirler. Ancak çocuklara destek verebilecek arkadaşlar ya da akrabaların, anne ve babanın yerini tutamayacakları çok açıktır. Bu nedenle çocukların boşanma sonrasındaki süreçte, en fazla anne ve babalarından destek beklediği belirtilmektedir. (Seçer, 2013) Çocukların boşanmaya uyum sağlamasında en önemli etmenlerden birisi, annenin boşanma stresiyle başa çıkabilmesi ve çocuğunun bakımını aksatmamasına bağlıdır. Ancak, boşanma sonrasında çocuğun bakımı için eski eşinden çok az destek alabilen ya da hiç destek alamayan ebeveynlerin hayatlarını dengede tutmakta zorlandığı ve bu nedenle çocukların uyum problemleri yaşayabilmektedirler. Evliliğin bitiş sürecinde, çoğu ebeveynin hissettikleri kırgınlık, öfke, umutsuzluk gibi duygular nedeniyle, kendi dertlerine gömülerek çocuklarının duygu ve ihtiyaçlarıyla fazla ilgilenemedikleri vurgulanmaktadır. Çocukların boşanma süreci hakkında açıklamalara ve desteğe çok fazla ihtiyaçları vardır. Birçok anne-baba, bu süreçte yaşananlar ve boşanma konusunda çocuklarına ne şekilde ve ne kadar bilgi vermeleri gerektiğine karar verememektedir. Ancak çocuğun boşanmaya uyumunda, ebeveynleri tarafından verilen bilgi ve desteğin etkisinden söz edilmektedir. (Öngider, 2013) Bazı anne ve babalar, kendi aralarında aldıkları boşanma kararlarını çocuklarına söylemenin gereksiz olduğunu düşünmektedir. Bazı anne ve babalar ise, evden ayrılan ebeveynin gidişinin ardından, çocuklarla birlikte yaşayan ebeveynin açıklama yapmasının daha uygun olacağını düşünürler. Ancak bu tür yaklaşımlar çocuklar tarafından anlaşılamamakta; hatta bu durumda çocuklar, ebeveynleri tarafından reddedildikleri duygusu yaşayabilmektedirler. Çocukların boşanmaya uyumlarını arttırmak için, çocukların yaş dönemlerine göre anlayabilecekleri şekilde bilgilendirilmeleri ve ayrılık sürecine hazırlanmaları gerektiği üzerinde önemle durulmaktadır. (Seçer, 2013) 2.3. Boşanmanın Getirdiği Sorunlar Mutlu bir aile yuvası kurmak isteyen hiçbir birey isteyerek boşanma olgusu ile karsılaşmak istemez. Bununla birlikte boşanmanın vaki olduğu durumlarda, boşanan esler arasında ruhsal çöküntülerin olduğu da bir gerçektir. Boşanan aileler arasında şüphesiz en çok etkilenen çocuklardır. Nitekim araştırma sonuçlarında boşanmayı geciktiren faktör olarak çocuklar görülmektedir. Çocuğun ihtiyaçlarının giderilmesi, duygusal beklentilerin karşılanması, kendini güvende hissetmesi, bakımını yaptığı kişiyle kurduğu olumlu ilişki sonucunda çocuk, kendini sevilmeye ve onaylanmaya layık görerek önemli olduğunu hissedecek ve aynı zamanda karsısındakileri ve dünyayı da güvenilir ve olumlu bir yer olarak algılayacaktır. Aksi takdirde araştırmalarda annesinden ayrılmış ergenlerde suç isleme, anti sosyal davranışlar sergileme, yakın ilişki kurmada güçlük, yalnızlık hissi ve davranış bozuklulukları yoğun olarak yasadıkları bulgusuna varılmıştır. Boşanma sonucu ailelerin dağılmasına bakıldığında yeni gençlik sorunları ortaya çıkmaktadır. Anne veya babanın olmayışı, kişiyi özdeşim kurma sorunlarıyla karsı karsıya getirmekte, özdeşim kurmadığı veya yanlış özdeşim kurduğu için, çocuk toplumda psikolojik olarak sorunlu hale getirmektedir. Bu sorunların zaman içerisinde yaygınlaşması tüm toplumu etkilemektedir. Alkol, uyuşturucu kullanımı, namussuzluk vb. sorunların temelinde hep bu tür psikolojik veya toplumsal nedenler yatmaktadır. (Ünal, 2013) Aile ortamından yoksun kalmak ve aile dışında yasamak çocuk ve gençlerin bir risk ortamında kalmaları anlamına gelir. Aileden yoksun kalmak çocuk ve gençlerin yasama, bakılma, korunma, yetişme ve hayatta kalma imkânlarını sınırlar. (Paçacı, 2008) SONUÇ Annenin hem de babanın çocuklarıyla kurdukları ilişkinin kalitesidir. Çocukların yaşamında ebeveyn ilişkilerinin son derece önemli olduğu açıktır. Ebeveynlerinin boşanması ise, çocuk için oldukça zor bir süreçtir. Boşanmanın getireceği, belirsizlikler, güvensizlik, endişe ve kaygılarla baş etmeye çalışan çocuk için, anne ve babasının sergileyecekleri tutarlık çok önemli olacaktır. Toplumun temelini sarsan boşanma, genel anlamda toplumdaki norm ve adetlere göre evlilik birliğinin sona erdirilmesidir, ayrıca kendine özgü, karmaşık bir olaydır. Boşanmış aileler, bireysel ve toplumsal nedenlerden dolayı boşanma sürecinin tokadını yayabilmekteyken, boşanmış aile çocukları, yaşlarına, cinsiyetlerine, ailelerinin iletişimlerinin kalite düzeyine, yani anne babanın boşanma esnasında yaşamakta olduğu iletişim engellerine, tartışmaların boyutuna ve çocuğun kişilik özelliklerine göre, boşanma olayına karşı farklı tepkiler gösterebilmektedir. Bazı çocuklar yaşadıkları olumsuzlukları daha kolay ve zarar görmeden aşabilmelerine rağmen, bazıları psikolojik anlamda olaydan oldukça olumsuz yönde etkilenerek olayı atlatamamakta ya da atlatmakta güçlük çekmektedir.
KAYNAKÇA
ARİFOĞLU, B. (2010). “Çocuklar İçin Boşanma Uyum Evreleri Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması”, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, Ankara, ss. 7-125. KARAEL, B. (2012). Boşanma, Ebeveyn ve Çocuk, Lüleburgaz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Lüleburgaz. ÖNGİDER, N. (2013). Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, Ankara. ÖZDEMİR, U. (2006). “Boşanmış Aileden Gelen Çocuklar Üzerine Bir Araştırma”, Küreselleşen Dünyada, Sosyal Hizmetlerin, Konumu, Hedefleri ve Geleceği Sempozyumu Sunum Kitabı, Antalya. ÖZGÜVEN, i.E. (2000). Evlilik ve Aile Terapisi, Ankara, Pegem Yayınları, Ankara PAÇACI, İ. (2008). “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde İslam Aile Hukuku, Evlenme ve Boşanma Örneği”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, ss. 59-92. SEÇER, Z. (2013), Boşanmış ve Tam Aileden Gelen Okul Öncesi Çocukların Sosyal Beceri ve Akran Tepkilerinin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. TÜZÜN, D. (2004). Boşanmanın Çocuklar Üzerindeki Etkisi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), eğitim bilimleri Enstitüsü, Lefkoşa. UÇAN, Ö. (2007), “Boşanma Sürecinde Kriz Merkezine Başvurulan Kadınların Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi”, Klinik Psikiyatri Dergisi, Nevşehir, ss. 7-98. ÜNAL, V. (2013). “Geleneksel Geniş Aileden Çekirdek Aileye Geçiş Sürecinde Boşanma Sorunu ve Din”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 26, Sivas. YÖRÜKÇÜ, Ö. (2012). Kadına Yönelik Şiddetin Sonlanmasında Erkek İşbirliği, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, İstanbul. YÖRÜKOĞLU, A. (2000) .Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, İstanbul: Özgür Yayınları.
Özgüven Testi Nasıl Yapılır
Özgüven Testi Nasıl Yapılır Öz güven kişinin kendi becerilerine..
Evlilik Öncesi MMPİ Testi
Evlenmeden önce, özellikle de uzun vadeli bir ilişkiyi evliliğe dönüşt..
Depresyonun Psikoterapisin'de Dört Model
Biyolojik Modele Göre Depresyon Depresyonun genetik olduğunu göster..