• 05057572733
  • info@icelpsikoloji.com
  • Fatih mah. Gmk bulvarı kurtuluş life no627 kat6 no33 Mezitli/MERSİN

Doğru ilişki nasıl yaşanır?

Dünyaya yalnız gelsek de ilişkilerimizle var oluyoruz. Paylaşmayı, sevmeyi, derin bağları, sevilmeyi, hayata ortak olmayı bir başkasıyla deneyimliyoruz. İlişkiler hayatımızda bu kadar önemliyken ve merkezimizdeyken doğru ilişki kurmayı, doğru iletişim yöntemlerini biliyor muyuz? Gelin bu yazıda maddeler halinde ilişkiler için bize farklı bakış açıları kazandıracak konulara bir göz atalım.

İlişkilerde mutlu olabilmek önce kendinizle mutlu olmaktan geçiyor.

Bir insanın gelip sizin hayatınızı değiştirmesi ne kadar romantik görünse de uzun vadede kendinizi bağımlılığa iten bir ilişki formunda bulabilirsiniz çünkü mutluluğunuz kendi varlığınızdan değil başkasının sizin hayatınızdaki var oluşundan geliyor olacak. Mutluluk nesneniz bir başkasıyken, onun tavırlarına, size olan ilgisine, varlığına, size olan yakınlığına karşı bağımlılık geliştirirsiniz. Bu sebeple romantik olarak algıladığınız öğrenilmiş kalıplarınızı gözden geçirmeniz gerekir.

 Gerçekten doyumlu ve mutlu, bağımlılık barındırmayan bir ilişki içinde olmak istiyorsanız önce kendi kaynaklarınızla kendinizi mutlu etmeyi öğrenmelisiniz. Geçmiş ilişki travmalarınızı ve korkularınızı kendi başınıza çözümlemek için emek vermeli ve iç huzurunuzu yakalamalısınız. Siz kendinizle, geçmişinizle, yaşadıklarınızla mutlu olduğunuzda hayatınıza girecek kişiler sizin zaten var olan mutluluğunuza mutluluk katacaklar ve özgür bir aşk deneyimlemiş olacaksınız. Bir ilişki kurarken kendi iç huzurunuzu önemsemenin bir diğer önemli sebebiyse çözülmemiş problemlere sahip kişilerin bilinçdışı düzeyde ilişkiyi baltalama yoluna gidebiliyor olmasıdır. Mutsuz insan karşısındakini de mutlu edemez.

İlişki içinde bulunduğunuz insana alan açın, ilişkideki tüm rolleri ve sorumlulukları üstlenmeyin.


Yakın ilişkilerin sağlıklı bir forma bürünmesi ancak rollerin ve sorumlulukların dengeli dağılmasıyla mümkündür. İlişkilerde bir taraf kaybetme korkusuyla, çok kısa bir sürede derinleşme arzusuyla veya ilişki rollerine dair bilgisizliğiyle daha fazla sorumluluk aldığında, bu hassas denge bozulur. Bir taraf o kadar aktiftir ki diğerinin ilişkiye dair herhangi bir çabaya girebilmesine alan kalmaz. Bir taraf ilgisiz, çabasız, git gelli diğer taraf da her şeyi kendi yüklendiğinden zamanla hayat enerjisi tükenen, ışığı sönen ve yorulan bir halin içinde kalır. Şimdi ilişki rollerine biraz daha yakından bakalım.

İlişkilerde eril ve dişil roller

İlişkilerde yapan, veren, olduran, mücadele eden taraf eril taraftır. Alan, ilgiyi emeği kabul eden daha akışta daha az çabada kalan tarafsa dişil taraftır. Bu evrimsel olarak da böyledir ve aslında bilinçdışımızın derinliklerinde bu bilgi saklıdır ancak günümüzde bu kavramlar oldukça yanlış anlaşılmaya müsait bir haldedir. Kadınlar çok uzunca bir zaman erkekler tarafından yok sayıldılar, değersizleştirildiler, oy kullanmak bile kadınların çok yeni kazandığı bir haktı dolayısıyla kadınlar var olduklarını dünyaya ispatlayabilmek için, iş dünyasında ya da evinde kendisini ve yeteneklerini kanıtlayabilmek için çok fazla çalışmak zorunda kaldılar. Özellikle iş dünyasında daha maskülen bir hale bürünmek zorunda kaldılar çünkü para kazanmaktan çok daha önemli bir amaçları vardı: “Ben de erkekler kadar bu işi iyi yapabilirim.”

Bu durum iş ortamında kazandırsa da ilişkilerde kadınların, erkeklerin de sorumluluklarını almasına yol açtı. Kadınlara daha fazla sorumluluk yükleyen bir başka alan da toplumumuzdaki kadın algısıdır. Cefakâr, her zorluğa göğüs geren, ne yaparsa yapsın karşısındaki erkeği el üstünde tutması ve çekip çevirmesi öğütlenen ve bunu öğrenerek büyüyen kadınlar ilişkilerinde her şeyi üstlenmeye çalıştılar. Siz ilişkilere dair neler öğrendiniz bugüne kadar?
Peki erkeklerde durum nasıl işliyor? Toplumumuzda erkeklerin eril tarafındaki problemlerinin en büyük sebebi aileden kopamamak, birey olmakta sorun yaşanması, anneden kopamamak ve yetişkin sorumlulukları alamamak olarak sıralanabilir. Sorumluluk yüklenmeden büyümeye ve hayatını devam ettirmeye alışmış erkek bireyler ilişkilerinde de çabalamayı, emek vermeyi alıştığı üzere karşı taraftan bekleme eğiliminde olacaktır. Tüm bunların bir genelleme olduğunu ve herkesi kapsamadığını unutmayın.
Özetle; ilişkilerdeki dengeyi hem toplumsal algılarınız hem de bireysel yaşantılarınız, korkularınız, hayatı ele alışınızla farkında olmadan bozabilirsiniz. Bir ilişkiye başlamadan önce ilişkilerdeki rollerinizi ve hayatınıza çektiğiniz partnerleri gözden geçirmeyi unutmayın.

İlişki iki kişiliktir, çevrenize ilişkinizde büyük roller vermeyin


Her ilişkinin iyi ve kötü zamanları olur özellikle kötü anlarda bu durumu yakın gördüğümüz insanlara anlatmak, herkesten fikir almak ilk etapta rahatlatıcı olabilir ancak bu insanların kendi zihinlerindeki ilişki doğrularıyla yorum yaptıklarını unutmamalısınız. İkili ilişkilere bakış açısı olumsuz bir yönden olan kişinin size yaptığı yorumlar, kendi ilişkinizin kurtarılabilecek sorunlarını olduğundan daha negatif algılamanıza sebebiyet verebilir. Tam tersi olarak herhangi bir sorunu önemsemeyen bir kişinin yorumu, ilerde kötü sonuçlara yol açabilecek ilişki probleminizi çözmeden halı altına süpürmenize neden olabilir. Çok çözümsüz kalmadıkça ilişkilerinizdeki problemlerde partnerinizle yalnız olun.

 

Kategoriler
Benzer Yazılar
Özgüven Testi Nasıl Yapılır

Özgüven Testi Nasıl Yapılır Öz güven kişinin kendi becerilerine..

Evlilik Öncesi MMPİ Testi

Evlenmeden önce, özellikle de uzun vadeli bir ilişkiyi evliliğe dönüşt..

Depresyonun Psikoterapisin'de Dört Model

Biyolojik Modele Göre Depresyon Depresyonun genetik olduğunu göster..

Yorumlar
disqus code
İletişime Geç